Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Hayat boşluk kaldırmaz; tarih zafiyet kabul etmez. Kırılgan bir devletin, sistemini konsolide etmeye çalışması ve zorlu sınavlardan kazasız belasız çıkması hiç de kolay değildir. Türkiyemiz, sistem sorununu çözmüş olup, siyasi istikrar, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile taçlandırılmıştır."

Türkiye'nin olağanüstü gelişmelere karşı her türlü senaryoyu göz önünde bulundurarak hazırlık yapması, sadece bir güvenlik meselesi değil, bir varoluş meselesine dönüşmüştür. Etrafımız ateş çemberi haline gelmiş durumda; bu durum son derece ciddi ve kritik bir hal almıştır. Nükleer savaş, sistemin çöküşüne dair bir alarm durumuna gelmiştir.

Füzelerin ateşlendiği, nükleer başlıklı füzelerin bekletildiği karanlık görüş açımıza perde çekmiştir. Her yöne döndüğümüzde kanlı çatışma sahneleri gözler önüne serilmektedir. Uluslararası sistem iflas bayrağını çekmiştir. Dünya, ölümcül meydan okumaların meydana geldiği bir mekâna dönüşmüştür. Askeri baskı, yükselme seviyesine ulaşmıştır. Şiddetin birçok varyantı gündeme gelmiştir. Türkiye, hazırlıklı olmalıdır.

Genişleyen çatışma ve hukuksuzluk sarmalı dünyayı etkisi altına almaktadır.

Ukrayna-Rusya savaşı ile gerilim atmosferinin artışı, Batı'nın Rusya'ya yönelik onayı ve Rusya'nın cevabı; kabus senaryolarını harekete geçirmiştir. Putin'in imzaladığı nükleer doktrin, Biden'ın Ukrayna'ya verdiği destekle onaylanmıştır. Dünya, şimdi korku tünelindedir. Putin'in açıklamaları, üçüncü dünya savaşını gündeme taşımıştır.

Cumhurbaşkanımızın Putin ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesi, Türkiye'nin ahlaki duruşunun yanı sıra barışsever bir millet olduğumuzu ortaya koymuştur. Bazı kişilerin kışkırtmalarına kapılarak maceraya atılmak, milli güvenliğimizi riske atacaktır. Kimseden korkumuz yoktur; ancak barışı korumak mümkünken, savaş söylemine yönelmek ve kahramanlık taslamak, devlet aklı ve tarih bilinci ile bağdaşmamaktadır.

Alacağımız her karar, küresel dengeyi ve bölgesel akışı değiştirme potansiyeline sahiptir. Türkiye, bölgede temel bir taş olarak konumlanmaktadır. Bu taş yerinden oynatılırsa, gök kubbe başlarına yıkılacaktır.

Geçtiğimiz hafta yüreğimize su serpen gelişme ise, İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski savunma bakanı aleyhine alınan tutuklama kararı olmuştur. İsrail yönetiminde soykırım suçuna karışmış kişiler, dökülen her masum kanın hesabını vermek zorundadır ve bu günler uzak değildir.

Soykırım suçlarından hesap sorma meselesi artık bir sabır meselesi haline gelmiştir. Bu soykırımcıların arkasında duran ülkeler de işledikleri suçlardan sorumludur.

Alınan bu kararın yükümlülüğünden hiçbir ülke kurtulamaz. "Caniyahu" ile eski savunma bakanının uluslararası ceza mahkemesine taraf olan bir ülkeye gittiğinde, tutuklanması gerekecektir. Çember daralmış olup, akıbet netleşmiştir. Soykırım suçlarından hesap sorma sabır meselesidir. Bunlar azılı suçludur; bunların arkasında duranlar da suçlarına ortaktır. İnsanlık suçlarının en ağırları Gazze'de yaşanmıştır. BM sözleşmesinde belirtilen suçlar ile Cenevre savaş suçları sözleşmesinde tanımlanan suçlarda "Caniyahu" ve savunma bakanının kaçışı söz konusu değildir.

Türkiye'nin yeni bir fetret devri yaşamasına müsaade edemeyiz. Siyaseti fareli köyün kavalcısı gibi yürütenlere aldanarak geleceğimizi emanet edemeyiz. Kürt kardeşlerimizi sömüren, çocuklarını zorla dağa çıkaran her türlü bölücü ve terörist, bedelini ödemeye mahkûmdur. Türk milletinin asli mensubu iken, emperyalizmin kanlı oyunlarına "tamam" demek, insanlık onurunun hiçe sayılması demektir. Hiçbir Kürt kardeşimiz bu vebale ortak olmayacaktır. Türkiye'yi devirmek isteyenler, artık bir karar aşamasındadır. Terörü lanetleyecek misiniz, yoksa sırtınızı yaslamaya devam mı edeceksiniz? MHP, her sözünün arkasındadır. Grup toplantımızda ifade ettiğimiz her şeyin arkasındayız. İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın sağlanmasını bekliyoruz. Türkiye’nin hayrına olacak görüşlerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Silah, seçenek değil; kucaklayıcı siyaset hedefimizdir.

(Ahmet Davutoğlu'nun konuşması hakkında) Sayın Davutoğlu'nun beyanları baştan sona hatalı ve sıkıntılıdır. Ayrıca, Kürdistan diye bir yerin varlığı söz konusu değildir. Bu beyanlar, sipariş üzerine yapılmış olup, oldukça sakıncalıdır.

AYRINTILAR GELİYOR...