Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen 7. Din Şûrası'na katılarak açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, medyada çıkan bazı içeriklerle ilgili Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) çağrıda bulundu. "Tıpkı 28 Şubat dönemlerinde olduğu gibi bazı topluluklar adeta bir canavarmış gibi gösterilmekte ve kışkırtılmaktadır. Buna sessiz kalmamız asla mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan noktalar ise şöyle:
Bazı zamanlarda bilgisizlikten, az okumaktan, ya da bilginin peşinden koşarken hikmeti kaçıran yarım akıllılar, medya aracılığıyla gençleri yanlış bir yola sürüklüyor. Nadir de olsa olumsuz örneklerden dolayı tüm dindar topluluklara hakaret ediliyor; vakıflar, dernekler ve tarikatlar hedef alınıp itibarsızlaştırılmakta, din ve dindarlar zedelenmektedir.
Tıpkı 28 Şubat döneminde olduğu gibi bazı topluluklar adeta bir canavarmış gibi gösterilmekte ve kışkırtılmaktadır. Buna sessiz kalmamız asla mümkün değil.
3-5 kişinin kendini bilmezce reyting yapmasına izin vermeyeceğiz. Bu tür girişimler milli güvenlik açısından bir tehdit oluşturmaktadır, RTÜK başta olmak üzere bu konularda derhal önlemler alınmalıdır.
İlim ve sorumluluk sahibi her bireyin bu tür saldırılara karşı güçlü bir direniş hattı oluşturmasını öneriyorum. Alimlerimiz en hassas meseleleri medya ve sosyal medyaya taşıyarak tehlikeli bir yola girmektedir.
Olumsuz örnekler, toplumda umutsuzluğun artmasına yol açmaktadır. Din adamlığı ile şovmenliği birbirine karıştırmak doğru değildir. Şöhret arzusu, samimiyeti ortadan kaldırır ve bunun sonuçları ağır olur. Toplumun örnek alması beklenen kişilerin, şöhret peşinde koşarak samimiyetten uzaklaşmaları iki dünyada da ağır bir sorumluluktur.
Dijital dünya, küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ederken Müslümanları doğrudan hedef alıyor. Günümüzde çocuklar, ailelerin, öğretmenlerin ve mahallelerin eğitimine kıyasla dijital medyanın etkisine daha çok maruz kalmaktadır. Dijital medyanın yalnızca eğlence ve kazanç amacı taşımadığını anlamamız gerekiyor. Dijital platformlar, dünya genelindeki tüm dinleri zayıflatmayı amaçlayarak yeni bir yapay din oluşturma çabası içindedir; bu durumun etkileri ise giderek büyümektedir.
İlim ve sorumluluk sahibi her bireyin bu tür saldırılara karşı güçlü bir direniş hattı oluşturmasını öneriyorum. Alimlerimiz en hassas meselelere değinerek, medya ve sosyal medyada riskli bir yola girmektedir.
Olumsuz örnekler, toplumda umutsuzluğun artmasına yol açmaktadır. Din adamlığı ile şovmenliği birbirine karıştırmamak gerekir. Şöhret hastalığı samimiyeti yok eder ve bunun sonuçları yüksektir. Toplumun örnek alması beklenen kişilerin, şöhret peşinde koşarak samimiyetten uzaklaşmaları her iki dünyada da hesaba katılması gereken ağır bir yükümlülüktür.